Kova Kaleci
Yedi kova su yeterliydi
Sivas’taki ateşi söndürmek için
Oysa her biri
Devlet dairesindeki kovaların
Üstüne yazılı Altı harfli bir sözcüktü yangın
Yedinci kova
Taşar engellenemez biçimde
Çünkü emekçilerin alın teriyle doludur
İşte bu yüzden
Sinek ölüleri üstünde yüzemez
Futbol takımında mahallenin
Kova kaleciydi lakabım
İlk kez sevinecektim buna
Ama yalnızca
Avuçlarıma alabildiğim suyu
Bir kova gibi Sivas’a taşıyamadım
G harfi boştur yangın kovalarının
Ki ortaya çıkar
Dolu olanları okununca
Madımak otelinin merdivenlerinde
Kurtulmayı bekleyenler için
Verilen karar: yan ın
Ve başında anladım ki bir kuyunun
İpin ucunda
Derinlerdeki suya uzanan
Birer kova gibiydiler
Yangınları söndürmek isteyen
Darağacına asılı devrimciler
DEVRİM
Temiz kalan tek yerdir devrim
bütün bir yıl
kirlenen duvarda
ama görebilmek için
asıldığı çividen indirilmelidir
yaprakları biten takvim
Zorbalara direnmektir devrim
bir çocuğun
annesinin çantasından aldığı paraları
altına gizlediğini
söylememiştir dövülen
hiçbir halı
İçinde yaşamaktır devrim
dikiş kutusunun
ve topluiğneler gibi
bir arada olmayı gerektirir
karşı koyabilmek için zulmüne
makas denilen patronun
Gece ışıklar arasında koşmaktır devrim
ateş böceklerini
yakalamak isteyen çocukların
peşine takılır gün gelir
yanıp sönen mavi ışıkları
polis arabalarının
Kağıt bir gemidir devrim
bütün gemiler
hurdaya çıksa da sonunda
taşıdığı özgürlük şiiriyle
batmadan yüzer nicedir
dünya sularında
Kim bilir kaç yunus görmüş
kaç DENİZ GEZMİŞ...
MADALYA
Bayram yerinde canlandırılırken
kentin kuruluşu
ayakları kesilen gazi
koltuk deyneklerini
bırakmadığı için alkışlamadığına
inandırır herkesi
Ölü askerlerin ceplerinden
topladıkları kanlı fotoğrafları
barış toplantılarında
sinema önündeki çocuklar gibi
birbirleriyle nasıl değiştirdiklerini
bilir generallerin
Kaç askeri
kendisine özendirdiğini de saymıştır
savaşın tam ortasında
kuyruğunu bırakıp
kum torbaları arasından
evine kaçan kertenkelenin
Bayram yerinde canlandırılırken
kentin kurtuluşu
ayakları kesilen gazi
hiç düşünmeden
değişir madalyasını
çorap kokusuna
Kardeşiyle sokaklarda hep
bir örnek giydirilen sen
nasıl sevmezsin eşitliği
yürürken düşen çoraplarını
aynı hizaya getirmek için
annen değil miydi
önünde diz çöken
Bir dostun sıcaklığın
Öylesine
Yaslamak istiyorum ki başımı
Ya omzunu uzat sevgilim
Ya da telleri kopuk
Bir kemanı
Kanadının altına sığınacak
Bir kuş arayan
Eskimiş saçak gibiyim sensiz
Yada bütün balinalarının
Kıyıya vurup intahar ettiği
Bir deniz
Bir hitit çanağıyım
Toprağa gömülü
Ve sen
İlk kazısını yapan
Bir arkeolog ürkekliğiyle
Ellerinin arasına
Al beni
Tek dileğimdir çünkü benim
Sana yakın bir sunay akın.
Çay bardağında
bırakılan dudak payı
kadar bile
uzak kalamam
gözlerine
Yakın olsun isterim
ellerime ellerin
yanındaki beton binaya
yaslanması gibi
köhne bir evin
Seni bir çivi
gibi çaktım
çünkü beynime
ve toplayıp
bütün kerpetenleri
attım denize